Başörtüsü, Cariyeye yasak mı?

Aslında bu,  “1400 yıldır islamiyeti doğru anlamadılar da, siz mi doğru anladınız” diye soran ateistleri cevaplayan bir konu…

Herkesin bildiği bir hadis vardır.. Peygamber efendimiz as . dini bir mevzuda fetva alındığında, fetvayı  vicdanımızda da tartmamızı istemiştir…

Çünkü vicdan, insanı asla kandıramaz …İbresi hep doğrudan yanadır…

Bu sebeple,

Senelerdir arapça temiz bakış anlamına gelen huri kelimesinin, “ kadın” gibi algılanması vicdanları nasıl rahatsız etti ise;

Cariye kelimesi de bugünkü karşılık olarak “evdeki hizmetli” gibi algılanması gerekirken, cinselliğe sınırsızca kullanılan gibi bir meta gibi yansıtılması, vicdanları hep rahatsız etmiştir…

Oysa, bunun islamiyetle alakası olmayan bir bakış açısı olduğunu https://www.mervece.com/?p=711 yazımda anlatmıştım…

Bu algının nasıl oluştuğunu anlamak için tarihi iyi bilmemiz gerekiyor…

Bizim şöyle bir yanılgımız var… Sanıyoruz ki, İslamiyetle beraber bütün Arabistan kötü huylarından vazgeçti…

Oysa bugün, ülkemizde yaşayanların yüzde doksanı Müslüman… Bu yüzde doksan halk; içki, hırsızlık, zina vb dinin yasakladığı bir çok şeyi Müslüman olmasına ve dinin gereklerini bilmesine rağmen yapıyor…

Ne yazık ki, Arabistanda da Peygamber efendimizin ashabı gibi pak ve temiz olanlarının dışında, görüntüde müslüman ama özde müşrik olan münafıklar, ve bizim gibi Müslüman olup dinin gereklerini bilmesine rağmen günah işlemeye devam edenler de vardı…

Bu yüzden yaradanın yasaklamış olmasına rağmen, yanlış cariye algısı bugüne kadar devam etti…

Osmanlı, Ortadoğu da örneklerini gördüğü bu yanlış algıyı İslamiyetten değil, oradaki yanlış örneklerden öğrenip aldı…

Çünkü İslamiyette, Savaş esirlerinin “alınıp, satılması” gibi bir şey yoktur… Bu cahiliye adetidir…

Kur’an ı kerimde böyle bir iznin verildiğini anlatan tek bir ayet olmadığı gibi, böyle bir anlamı ima edecek bir ayet dahi yoktur… Peygamber efendimiz as’ın böyle bir uygulaması da yoktur…

Ama Osmanlı döneminde köle ve cariye pazarlarının kurulduğunu biliyoruz…

Osmanlı da köle ve cariyelerin kaynağı, büyük çoğunlukla savaş esirleriydi… Ve ne yazık ki, gene üstüne basa basa söylüyorum islamiyette olmamasına rağmen satın alınan cariyeler, iki üç ay odalık olarak kullanılıp, sonra tekrar pazara götürüp satılabilirdi…

Olayın vehametini düşünebiliyor musunuz? Cariye satın alan bir adam, evli olsa ve evine cariyeyi götürse, iki üç ay birlikte olsa, o evin hanımının bu duruma kayıtsız kalması mümkün mü?

Bu durumun aile de açacağı yaralar…

Böyle bir düzende sağlıklı bir toplum yapısından bahsedilebilir mi?

Bu sistem, peygamber efendimiz as ın öğrettiği Kur’an ahlakına mı yakındır, cahiliye Araplarının sistemine mi daha yakındır,?

Gerçekten Biz Âdem evlatlarını şerefli kıldık, karada ve denizde kendilerini taşıyacak vasıtalar nasib ettik, onlara helâl ve hoş rızıklar verdik ve onları yarattığımız varlıkların çoğuna üstün kıldık.”(İsra, 17/70).

Allah, her insanı kadın erkek ayırt etmeden şerefli yaratmıştır… Her ne sebeple olursa olsun bir insanın alınıp, satılması; her şeyden önce insanların sahibine, yaradana saygısızlıktır…

Bu yüzden esir de olsalar, köle ve cariyeye adaletle davranmak, insani haklarını gözetmek esastır…  Sahabe, esirlerine kendi yediklerinden yedirmiş,  kendi giydiklerinden giydirmiştir…

Müslümanlığın ölçüsü budur…

Ancak  ipin ucu bir yerde kaçınca, bakalım nelere sebep oluyor…

Cariyeler,  cinsel amaçla satıldıkları için, satın almak niyetinde olan kişilerin cariyelerin bedenlerine dokunabilmelerine izin verilmiştir…  (Yazarken hicap duyuyorum… Dini alet etmeseler, asla bu basitliklere yer vermezdim…)

Oysa bu konuda açık bir ayet var…

“Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.” Nur suresi 30

Müslüman bir erkeğin, bu ayete rağmen kendisine namahrem olan bir kadına bırakın dokunabilmesini, fütursuzca bakması bile mümkün mü?

İşte bizim doğru diye kabul ettiğimiz ve Osmanlıda örneğini gördüğümüz 1400 yıllık gerçek!lerden biri…

Ben inanın, yazarken akıl tutulması yaşıyorum…

Bu yanılgı beraberinde benzer yanılgıları da getiriyor…

Hür kadın ve cariyenin toplum içinde  birbirinden ayırt edilebilmesi için “başörtüsünün” gerektiği gibi…

Bu konu da dayanakları nedir ? Hz ömer den rivayet edilen bir olay… Güya Hz Ömer, başını örten bir cariyeyi görüp, başörtüsünü çekip alıyor ve ona kızıyor… Hz Ömer’i bu davranışının sebebi nedir… “Hür kadınlarla, cariyeler karıştırıl-ma-sın” …

Öncelikle ben, Hz Ömer’in  böyle bir şey yaptığına asla inanmıyorum …

Çünkü  bu durum birazdan okuayacağanız Nur suresi 31. ayete terstir…

Asıl önemli yanlış,  geleneksel fıkhın;  hür kadın için ayrı, cariye için ayrı “avret yeri tanımı” yapmasıdır… Geleneksel fıkha göre cariyenin avret yeri, erkeğinki gibi diz kapağı ile göbek arasında kalan kısımla, ayrıca karın ve sırtıdır…

Oysa 31. ayet cariye veya hür kadın diye ayırmadan, mümin kadınlara hitap ederek zinetlerini teşhir etme-me-lerini emreder…

Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler”

Evlilik ile ilgili bir diğer ayette de yaradan “imanlı hür kadın” ve “imanlı cariye” arasında insani fark olmadığını, “hep birbirinizdensiniz”, cümlesiyle anlatır…

“İçinizden, imanlı hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin
altında bulunan imanlı  cariyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Hep birbirinizdensiniz (insanlık bakımından aranızda fark yoktur).” Nisa 25″

Aklınıza şu soru belki gelebilir…  Bu ayet,” inanan kadınlar “ için… Oysa cariye, yani esir edilen kadınlar, müslüman olmayabilirler… Bu yüzden “avret yeri tanımı” farklı olabilir  onlar için?

Öncelikle burada ki sıkıntı şurada… Cariye, başını örtmeyi kendi istemesine rağmen, “sınıfsal farklılığı” bilinsin diye açtırılıyor… ve sanki islam bunu emrediyor gibi sunuluyor Oysa;

1.  “De ki: “Bakın, Allah asla utanç ve tiksinti veren işleri emretmez. “Araf suresi,28

2. İslamın hiçbir emri, sınıfsal farklıları ortaya çıkarmak için değildir…

İslamın amacı, ahlaklı bir toplumun oluşmasıdır… Sınıfsal farklılıkları ortaya çıkaran bir sistem,  İslamla bağdaşmaz…

3. Cariye savaş esiridir… Odalık değildir… Fuhuş amaçlı da kullanılamazlar… Bugün ki manasıyla “evdeki hizmetli” gibidir… Bu durumda hür kadın ile cariye toplum içinde birbirine karıştırılsa neden sorun olsun? En önemlisi avret yeri tanımı, neden hür kadından farklı olsun…

4.     Kur’an Müslümanlar içindir… Müslüman olmayan kadınların, kıyafetlerinin nasıl olması gerektiğine biz karışamayız… Kur’an da, Müslüman olmayan kadınlar şöyle giyinsin gibi bir ayet yoktur… Özgürdürler…

5.     Örtünmenin amacı, mümin kadınlara zarar verilmesini engellemek için ise, cariyenin de kendini sakınıp kötülüklerden korumak için örtünmesinde, hatta onun müslüman sanılmasında  ne sakınca olabilir? Sınıfsal farklılık, kişisel güvenlikten daha mı önemlidir?

Yazımın başlığında vicdanın öneminden bahsetmiştim…

Çünkü Kur’an-ı Kerim okuyan ve Rabbini tanıyan bir müslümanın vicdanı, Yaradanının neyi emredip neyi emretmeyeceğini çok iyi bilir… Özellikle bu üç ayet, konuyu net bir şekilde özetler aslında…

“Ey Adem oğulları! Size yücelerden, hem çıplaklığınızı örtesiniz diye, hem de bir görkem-güzellik nesnesi olarak giyim kuşam(LiBÂS) (yapma bilgisini) bahşettik; ama Allaha karşı sorumluluk bilinci örtüsü her şeyin üstündedir. işte bunda (da) Allahın ayetlerinden biri var ki, insanoğlu belki ders alır.

Ey Ademoğulları! Tıpkı atalarınızın cennetten çıkarılmalarına yol açtığı gibi, şeytanın sizi de ayartmasına izin vermeyin: (Allaha karşı sorumluluk bilincinin benzediği) örtülerden yoksun bırakmıştı o. Muhakkak ki o ve avenesi, onları hiç fark edemeyeceğiniz yerde ve biçimde sizi (de) pusuda bekliyor! Gerçek şu ki Biz, (içtenlikle ve doğru bir biçimde) inanmayanların yanına-yakınına (her türden) şeytani güçler ve kuvvetler yerleştirdik;

Ve (bunun içindir ki) ne zaman utanç verici bir iş işleseler, “biz atalarımızı da bu işi yapar bulduk; hem, Allah emretmiştir bunu bize” derler hemen. De ki: “Bakın, Allah asla utanç ve tiksinti veren işleri emretmez. Siz, yoksa hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bir şeyi mi Allaha yakıştırıyorsunuz?” Araf suresi; 26,27,28

 Not: Cariyelerle ilgili detaylar için, İslamda CARİYELİK… safsatacılar okusun lütfen…

Bu yazı ATEİSTLERİN İDDİALARINA CEVAPLAR..., Dini Meseleler, Yazılarım kategorisine gönderilmiş ve , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Başörtüsü, Cariyeye yasak mı? için bir cevap

  1. Anonim der ki:

    insanların gerçekleri ve ayetleri anlaması için akıl lazım.aklı uzak tuttukları için din anlaşılmaz oluyor.peygamberimiz akla çok önem vermiştir.keza kuranda da önem verilmiştir fakat düşünmeyi bilmeyen akılsızlar yeryüzünde çoktur.bunlar biraz yobaz biraz da cahil geliyor bana tüm sıkıntılı düşünceler de bundan doğuyor.inanarak samimi bi kalple düüşneen yani aklını işletenni doğruya daha yakın olması gerekir ama putperest düşünme gelenekleri insanoğulunun ruhuna işlemiş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.