Zurnanın zırt dediği yer… Enteresan tespitleri olan çokkk güzel bir yazı…

Çok ama çokkk sevdiğim bir dostumla yaptığımız bir yazışma sonunda bana aşağıdaki maili göndermiş…

öyle güzel tespitleri var ki, sizinle paylaşmamak olmazdı.

Allah razı olsun inşallah canım kardeşim… işte, dostumun benimle paylaştığı yorumu…

***

Peygamberlerin de çok eşli olduğu söyleniyor… bunun sebebi olarak, ayetlerde bir açıklama var mı yok?

işte bu cümle zurnanın zırt dediği yer…

Kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmıyorsun…
Diğer peygamberlerin çok eşli olduğu SÖYLENİYOR… hangi ayette söyleniyor ?
Kuran ın söylemediği şeye birde bunun açıklaması için ayet aranıyor..  Bunu Tevrata dayanarak söylüyorlar…

Sorun şu , araştırma yaparken 1-Rivayet 2-Kuran şeklinde gidiliyor… Böyle yapınca da rivayetler üzerinden Kuran anlaşılamıyor.

Ne zamandır bende, soranlara bunu anlatmaya çalışıyorum… Rivayetler, Kur’an la anlamaya çalışıldığı için sonuçlar karışıyor.
Kuran ı anlamaya çalışırken gerekirse rivayet kullanılır. Önce ayet sindirilir ,sonra rivayetler gelir.
Böylece bu yan etkilere neden olmaz.

mesela bir Örnek:
soru:Bir kadının kocası ölse, bu kadın eşinin ölümünden 5-6 ay sonra evlenmeye kalksa ne olur?
cevap:DEDİKODU
“Kadını görüyor musun kocası daha toprak bile olmadan neler yapıyor” denir.Bu kadınla evlenen adam için ise
“belki de kadında gözü vardı kocası öldüğü gibi atladı hemen” denir.

Bu ülkede dul bir kadın kolayca evlenemez… Dul hali ayrı sıkıntıdır… Evlenirse ayrı laf yer…. Bir de bu kadının yetişkin çocukları varsa oradan ayrı patırtı kopar… Vay babamız öleli kaç ay oldu şurada diye.

Şimdi bu konuda Allah ne diyor ona bakarsak Bakara 234,235:

Sizden ölenlerin, geride bıraktıkları eşleri, kendi başlarına (evlenmeden) dört ay on gün beklerler. Bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit, kendileri hakkında yaptıkları meşru işlerde size bir günah yoktur. Allah yapmakta olduklarınızı bilir.
Böyle kadınlara kapalı bir şekilde evlenme teklif etmenizde veya içinizden onlarla evlenmeyi geçirmenizde size sorumluluk yoktur. Allah onları anacağınızı bilir. Sakın meşru sözler dışında onlarla gizlice sözleşmeyin, müddet sona erene kadar nikah akdine kalkışmayın. İçinizde olanı Allah’ın bildiğini bilin de O’ndan çekinin. Allah’ın bağışlayan ve Halim olduğunu bilin.

Allah dulun  4 ay 10 gün beklemesini emrediyor.(Bunun hikmetleri ayrıdır araştırılır.)
Bu süre zarfında (yani kocası öldüğü gibi) bir erkeğin bu kadına evlilik niyeti ile  bakmasını doğal karşılıyor.

Evlenme teklifini çıtlatmasına bile müsade ediyor.

Bir kadının kocasının ölümünden kısa bir süre sonra bir başka adamla evlenmesini doğal karşılıyor.
Bu sürede yasakladığı şey gizli sözleşmeler ve nikah.
Ama 5 ay bile değil 4 ay 10 gün sonra o kadının yapacağı meşru nikaha kimsenin laf diyemeyeceği ayette söyleniyor.
Buna rağmen Türkiye müslümanları bu ayetten ne kadar haberdar?…

Allah ın helal ve meşru kıldığı şey için onlarca patırtı kopartıp dedikodu yapmıyorlar mı? Sanki harammış gibi davranmıyor muyuz?

Bu ayeti ne kadar sindirebiliyoruz, atalarımızın bu konuda düşündüğü gibi mi düşünüyoruz ,ayette öğretildiği gibi mi düşünüyoruz??
Bütün o toplumsal dogmalardan önce Kuran ı okumuş olsaydık, bu ayetteki konuyu kavrasaydık evlenen dullara laf uzatabilecek miydik ,yoksa bize normal mi gelecekti.

Ama atalar dini, neredeyse bunu haram kıldığı için bize anormal geliyor,Kuran da bu ayete rastlayınca da şaşırıyoruz..

Allah bir eyleme güzel diyorsa güzeldir, kötü diyorsa kötüdür.

Bunları kullar tanımlayamaz… Kavramları ve içeriklerini Allah öğretir:
Allah ve Resulü bir işte hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur. Ahzab-36

Dolayısıyla önce ayetlerin kendileri, birbiri ile ilişkileri, Kuran ın bütünü açısından hepsinin ilişkileri incelenir.
Olay anlaşılır… O zaman gerçek ortaya çıkar.
O yüzden her gün Kur’an dan belli bir miktar okuyalım anlamaya tefekkür etmeye çalışalım.
Önce onun kavramlarını o kavramların içeriklerini öğrenelim.

Sonrasında gelen rivayetin gerçekten yaşanmış olup-olamayacağı konusunda bir fikrimiz olur zaten.

 

Bu yazı ATEİSTLERİN İDDİALARINA CEVAPLAR..., Beğendiklerim, Dini Meseleler kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.